Helicobacter Pylori Enfeksiyonu: Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri
Helicobacter pylori enfeksiyonu, mide ağrıları, hazımsızlık ve karın şişkinliği gibi belirtilerle kendini gösterir. Tedavi edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu yazıda enfeksiyonun belirtileri ve tedavi yöntemleri ele alınmaktadır.
Helikobakter Pylori Nedir?
Helikobakter pylori, genellikle çocukluk çağında alınan ve mideyi enfekte eden bir tür bakteridir. Mide ülseri ve gastrit gibi hastalıkların yaygın nedeni olan bu bakteri, dünyadaki insanların neredeyse yarısında bulunmaktadır. Tedavi edilmediğinde, uzun süreli helikobakter pylori enfeksiyonu nadir de olsa mide kanserine yol açabilmektedir.
Bilim dünyası, yıllarca mide ve onikiparmak bağırsağı ülserinin nedeninin midedeki yüksek asit düzeyinden kaynaklandığını düşünmüştür. Ancak 1980'li yıllarda Dr. Barry Marshall ve arkadaşları, midede helikobakter pylori isimli bir mikroorganizmanın varlığını tespit ederek bu görüşü değiştirmiştir. Bu mikroorganizma, ülserlere yol açmaktadır.
Helikobakter Pylori Belirtileri Nedir?
Helikobakter pylori enfeksiyonu olan çoğu insanda herhangi bir belirti veya semptom görülmeyebilir. Bu nedenle, helikobakter pylori enfeksiyonu çoğu zaman farkında olmadan bulunabilir. Ancak, ortaya çıkan belirtiler arasında mide yanması, karın ağrısı, bulantı, kusma, gaz, şişkinlik, yemek sonrası dolgunluk hissi ve ağız kokusu gibi sindirim sistemi semptomları yer almaktadır.
Bu belirtiler, enfeksiyonun varlığını gösteren önemli işaretlerdir. Mide yanması ve ağrısı, genellikle hastaların en sık yaşadığı semptomlardır. Ayrıca, bu belirtiler hastalığın ilerlemesi durumunda daha da kötüleşebilir ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.
Helikobakter Pylori'nin Neden Olduğu Hastalıklar Nelerdir?
Helikobakter pylori, gastrit, mide ülseri ve onikiparmak bağırsağı ülseri gibi hastalıkların yaygın nedenidir. Mide duvarında iltihap oluşturması, atrofi ve intestinal metaplazi gibi değişikliklere yol açabilir. Mide ülseri olan olguların %70-75'inde helikobakter pylori bulunmaktadır.
Ayrıca, onikiparmak bağırsağında ülser olan olguların %90-95'inde de bu bakteri tespit edilmektedir. Tedavi edilmediğinde, mide kanseri ve mide lenfoması gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Bu nedenle, enfeksiyonun belirtileri göz ardı edilmemelidir.
Bulaşmadaki Risk Faktörleri Nelerdir?
Helikobakter pylori, bakteriyi taşıyan bir insandan bulaşma yoluyla geçmektedir. Bulaşma yolu tam olarak belli olmamakla birlikte, insanlar arası yakın temas, öpüşme ve iyi yıkanmayan ellerle bulaşabilmektedir. Kalabalık ailelerde yaşamak, temiz içme suyu olmayan şartlarda bulunmak ve gelişmekte olan ülkelerde yaşamak, risk faktörleri arasında yer almaktadır.
Helikobakter pylori pozitif biri ile beraber yaşamak da bulaşma riskini artırmaktadır. Bu nedenle, hijyen kurallarına dikkat edilmesi ve enfekte bireylerle temastan kaçınılması önerilmektedir. Bu önlemler, enfeksiyonun yayılmasını önlemek açısından önemlidir.
Helikobakter Pylori Tanısı Nasıl Konulur?
40 yaş üzerindeki bireylerde, kilo kaybı, anemi, yutma güçlüğü, sarılık ve kanama gibi belirtiler varsa, helikobakter pylori tanısı için üst gastrointestinal sistem endoskopisi yapılması önerilmektedir. Bu işlem sırasında mideden alınacak biyopsilerle mikroorganizmanın varlığı araştırılmaktadır.
Bunun dışında, endoskopik inceleme yerine nefes testi veya dışkıda helikobakter pylori antijeni aranması gibi girişimsel olmayan yöntemlere de başvurulabilmektedir. Bu yöntemler, tanının konulmasında önemli bir rol oynamaktadır.
Helikobakter Pylori Tedavisi Nasıldır?
Helikobakter pylori enfeksiyonu, bakteriyel bir enfeksiyon olduğu için tedavisinde antibiyotik ilaçlar kullanılmaktadır. Genellikle ikili antibiyotik şeklinde uygulanan bu tedavi rejiminde, bakterinin tekli uygulamalarda gösterdiği antibiyotik direncinin engellenmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca, mide asidi üretiminin kontrol altına alınması için proton pompa inhibitörleri de tedaviye eklenebilir.
Helikobakter pylori tedavi planlamasında bizmut salisilat gibi ilaçlar da kullanılmaktadır. Bu ilaç, midenin iç yüzeyinde meydana gelen ülserlerin üzerini kaplayarak mide asidine karşı korunmasına yardımcı olmaktadır. Tedavi tamamlandıktan sonra, genellikle 3-4 hafta sonra bakterinin mevcudiyetine dair tetkikler tekrarlanmalıdır.
Enfeksiyonun devam ettiğinin tespit edilmesi durumunda, farklı antibiyotik kombinasyonlarının denenmesine başvurulabilmektedir. Herhangi bir belirti görülmesi durumunda, ilk olarak uzman bir hekime danışılması önemlidir.